
Barok ve Rokoko Mimarisi hakkında bilmeniz gereken hemen herşeyi bu yazımızda sizler için özet şeklinde derledik.
Barok ve Rokoko Mimarisi mimari üsluplar içerisinde en fazla ilgi duyulan ve en fazla merak edilen konuların başında gelmektedir.Yazımızda rokoko mimari hakkında önemli bilgiler edinirken, barok mimari türkiye için güzel örnekleri inceleme fırsatı bulacaksınız, aynı zamanda barok mimari cami ve benzeri yapıları göreceksiniz.Şimdiden keyifli okumalar..
Rönesans’ın geometrik düzen, matematiksel akılcılık (oran ve orantı formülleri vb) ve uyum ilkeleriyle çelişen bireyselci Maniyerist tasarım anlayışı 17. Ve 18. Yy da da artarak sürmüştür.
Bu yy larda ortaya çıkan ve ‘barok mimari’ olarak bilinen bu yeni akım, Rönesans’ın yalınlıkla da ifade edilen biçim anlayışıyla taban tabana zıt, muğlaklık ve karmaşıklık üzerine kurulmuş yeni bir tasarım anlayışının savunucusu olmuştur. Bu yeni anlayışta plastiklik, mekansal derinlik ve ağır bezemelerle desteklenen iç mekan ön plana çıkmaktadır.
Bu özelliklerin gerisinde yatan temel amacın ise mekan kullanımına ilişkin mistik duyguların kullanıcıya aktarılma isteği olduğu savunıulmuştur.
Barok sözcüğü, 18. Yy yazarları tarafından, bu dönemin onlara garip gibi görünen özelliklerini ifade etmek düşüncesiyle, Portekizce’de ‘şekilsiz inciler’ anlamında kullanılan, ‘baroco’ kelimesinden türetilmiştir.
Rokoko sözcüğü de Barok ekolünün son dönemini tanımlamak için yine aynı şekilde yazarlar tarafından, Fransızca’da deniz kabuğu şeklindeki yapay mağaralar için kullanılan ‘rocaille’ sözcüğünden türetilmiştir.
- MİMARİ ÖZELLİKLER
Barok mimarisinin tipik özelliklerini geniş ölçüde yansıttığına inanilan kilise mimarisi genellikle aşağıdaki dış cephe özellikleriyle tanınmaktadır:
- Giriş cephesinde özel yuvalar içinde tamamen bağlantısız olarak serbestçe duran 2 şerli ya da 3 erli kolonlar
- Kemer, yarım kemer, pediment, plastr, korniş vb mimari elemanların yanısıra heykel figürleri ve ağır süs donatıyla elde edilen dinamik cephe görüntüsü
- Taşıyıcı sistemi oluşturan yapı bileşenlerinin ağır süs elemanlarıyla gizlenmesi
Barok yapının iç mekan özellikleri genellikle aşağıdaki unsurlardan oluşmaktadır:
- Merkezileştirilmiş uzunlamasına plan ya da elipse dönüştürülmüş bir merkezi plan
- İç mekanı çevresinde devamlılığı sağlanmış, dalgalı yüzeylere sahip duvarlar
- Tonoz, kubbe ve kemer strüktür elemanlarını taşıyan kolonların iç mekandaki ritmik dağılımı
- Mimari öğelerle ovalleştirilip, pahlanarak yok edilen iç mekan köşeleri
- Pencereler etrafında farklı dalgalı bulut etkileri ve melek figürlerinin fresklerle resmedilmesi
- Bulut görüntülerinin çoğunlukla rölyef biçiminde yüzeye oyulması
- Duvar ve tonoz yüzeylerinin birlikte kavislendirilip biçimlendirilmesi
- Ağır süsleme donatısıyla iç mekanın fiziksel sınırlarının bulanıklaştırılması
- İç mekanı tanımlayan mermer kaplı yan duvarlarda oluşturula localar
- Localar içine yerleştirilen kutsal figür (aziz, azize, ve melekler) tasvirleri
- Antropometrik figürlerin arkasından aşağı doğru akan ışık selinin yıldızlı ışınlarla simgeleştirilip, loca alınlığının arkasındaki bir pencereyle aydınlatılması
- PEYZAJ VE KENTSEL YERLEŞİM ÖZELLİKLERİ
17. Yy da Avrupa başkentlerinde başlatılan bölgesel ölçekli planlama çalışmalar, doğal çevrenin tarihte ilk kez biçimlendirilmiş peyzaja dönüştürüldüğü projeler olmuştur.
Bu uygulamalara kadar doğal çevre her koşulda yerleşim alanlarının dışında bırakılmıştır.
Paris ve çevresinin 1740 tarihli haritası, bu kentin içinde yer aldığı hinterlandın kendi etrafında merkezileşmiş bir peyzaj alanına dönüştürüldüğünün kanıtlarını taşımaktadır. Bu döneme damga vuran politik gelişmeler göz önüne alınırsa, söz konusu gelişmenin büyük ölçüde, bu kenti tüm ülkenin merkezi konumuna getiren politik süreçten etkilendiği ortaya çıkmaktadır. Zira kısa süre sonra, 1789 Fransız devrimiyle, ortaya atılan ‘ulus devlet’ sözcükleriyle de yan yana anılacak olan ‘merkezileşme’, şimdiden bu dönem kıta Avrupasında ülke politikalarını da etkileyen en popüler kavramlardan biri haline gelmiştir.
Diğer yandan, geçen yy da (1588) Sixtus V tarafından hazırlatılan planla çoklu bulvar ve meydan düzenlemesine kavuşan Roma, mevcut haliyla iç ve dış odaklanmalara açık merkezileşme hedefleri olan benzer çabalar için mükemmel bir kent prototipi oluşturmuştur. Ne var ki bu yy da bu kentin kentsel dönüşümüne damga vuran en önemli gelişmelerden biri, mimar Bernini tarafından Sen Piyer Bazilikası önünde haç ziyaretçileri için tasarlanan meydan düzenlemesidir (Bkz Bernini, S Piyer Meydanı).
Paris kentinin yakın geçmişi için yönlendirici olan gelişmeler henüz 17 yy gerçekleştirilen bazı planlama girişimleriyle sağlanmıştır. Bunlar arasında zamanın Fransız mimarı Mansard tarafından tasarlanan 2 önemli meydan projesinin önemli katkısı olmuştur. Bunlar: Place des Victoires (1682-1727); ve Place Vendome (1699-1708). Bu meydanların uygulamasını takiben dönemde kısa sürede Paris, çevresindeki doğanın derinliklerine çoklu açılımları olan akslar ringine dönüşmüştür.
Ancak tüm bu gelişmelerin oluşumuna, fiilen katkı yapan isimlerin başında 14. Lui’nin Peyzaj mimarı ve bahçecilikten sorumlu danışmanı Andre La Notre gelmektedir.
Andre Le Notre’nin peyzaj anlayışı 2 temel ilkeye dayanmaktaydı:
- Uzayıp giden ana arterler
- Sonsuzluğa açılan tanımlı mekanlar
Uygulamayla bu ilkelerin gerçekte insanın çevresiyle ilişkisini düzenleyen 2 önemli deneyimi gündeme getirdiği savunulmuştur:
- İnsan yapısı dünyadan bir açık hava avlusuna varış
- Parka dönüştürülmüş yeşillikler içinden sonsuzluğa uzanış
Sonuçta gerçekleştirilen peyzaj sistemiyle, geometrik biçimi olmayan ancak oluşturduğu sınır tanımaz arterler doğrultusunda kentin çevresiyle bütünleşmesini sağlayan ve de kentin bu anlamda yakın ve uzun dönemdeki gelişmesini yönlendiren dinamik bir kentsel evrim stratejisi keşfedilmiştir.
Sen Piyer Bazilikası meydan düzenlemesi, İtalyan mimarı Bernini tarafından gerçekleştirilen önemli bir kentsel dönüşüm projesidir. İnşaatına Bramente planına uygun olarak 150 yıl önce başlatılan söz konusu bazilika nihayet bu dönemde tamamlanma aşamasına getirilebilmiştir.
Ancak geçen dönem içinde söz konusu yapının iki önemli değişiklik geçirdiği bilinmektedir. Bunların ilki ve de en kapsamlısı 1605 yılında Mikelanj tarfından gerçekleştilmiş olup, sonraki Maderno’nun, Mikelanj planında öngörülen nef bölümüne yaptığı bir akslık ilave şeklinde olmuştur. Ancak Bernini’ye göre yapılanlar henüz yeterli değildir. Zira Bazilika önündeki alan paskalya yortularında dünyanın pek çok farklı yerlerinden, Papa’nın takdis dualarını almak için buraya gelen haç ziyaretçilerinin katıldığı açık hava toplantılarının gerçekleştirilmesine uygun değildir. Bu nedenle alan Bernini tarafından tasarlanarak geniş bir meydana dönüştürülmüş sonrasında da söz konusu meydan bu tasarıma uygun olarak yeni baştan imar edilmiştir.
Bernini Piazzayı 2 ye ayırmıştır. Yapı cephesinin hemen önündeki yamuk bölüm; ve de onun gerisinde kalan, tam ortasında bir obelisk ile yanlarında iki çeşmenin bulunduğu, ve de etrafı kolonadlarla çevrili olan geniş oval bölüm.
Obalisk Papa Sixtus V tarafından inşa edilmiş olup oval avlunun etrafında yer alan kolonadlar da kavisli olarak Toscana türü taş işçiliğiyle yapılmıştır. Bernini bu kolonadların iki koldan oluşmasının nedenini, bu yapıyla kilisenin müşvik kollarına atıf yapma isteğinden kaynaklandığını ifade etmiştir. Ona göre ”bu kollar imanlarını güçlendirmek için Katolikleri, Kiliseyle yeniden birleştirmek için sapkınları, hakiki imanın ışığıyla aydınlatmak için de inançsızları kucaklar.”
- BOROMİNİ
İsmi adeta Barok ekolüyle özdeşleşen İtalyan mimar Boromini Roma inşa edilmiş 2 ölümsüz eseriyle ünlüdür: 1- San Carlo alle Quatro Fontane Kilisesi, ve 2- Sant İvo della Sapienza Şapeli
Fontane Kilisesi, 1634-1667 tarihleri arsasında İspanyol Kutsal Teslis tarikatı için yapılan küçük bir kilise olup, kaynağını Boromini’nin çağdaşı Galile’nin evren tanımından alan eşkenar üçgen modüller üzerine geliştirilen bir şemaya uygun olarak planlanmıştır. Bu tasarımda ortak bir taban üstünde birleşen 2 büyük eşkenar üçgen, daha sonra 3. Boyuttabüyük bir ovale dönüştürülmüştür. Oval kubbenin oval kaide bileziği 4 pandantif üzerinde yer almaktadır. Kubbe tepesinde bir kubbe feneriyle sonlanmaktadır. Yapı cephesi ritmik düzende dağıtılan gömme kolon, plastr vb mimari eleman ve süs unsurlarıyla enlemesine ve boylamasına parçalara ayrılıp biçimlendirilmiştir. Özellikle dalgalı yüzey hareketiyle dikkat çeken giriş cephesi mimari ve heykel bezemeleriyle tıka basa donatılmıştır.
Sapienza Şapeli ise Roma Üniversitesine ek olarak yapılan bir yapı olup bu eser Boromini nin ustalık eseri olarak bilinmektedir. Bu kilise planı da eşkenar üçgenler sistemine dayanmakta olup burada üçgenler bir altıgenin çevresinde 6 uçlu yıldız oluşturacak şekilde birbiri üzerine yerleştirilmiştir. Bu önceden hiç kullanılmamış bir formdur. Bir üçgenin uçlarına karşılık gelen 3 dilim yarımdairesel bir apsitin içinde son bulmaktadır.
Oysa 2. üçgene karşılık gelen diğer 3 dilim sivri uçludur ama uçlarda araya giren dışbükey duvarlara sahiptir. Kubbenin parçalara ayrılmış dışbükey yüzeyleri düşey yüzeylerle (İngilizce literatürde ‘lantern’ tabir edilen) geniş bir korniş yardımıyla uzlaştırılır. Söz konusu korniş geniş yüzeylere sahip korent başlıklı plastrlarla desteklenmektedir.
Bu kilisenin temel yeniliği, tabanda karmaşık bir geometriye sahip olan olan yapı duvarlarının iç yüzeylerinin oluşturduğu düşeyliğin kesisntisiz biçimde kubbeye kadar sürdürülmüş olmasıdır.
- ROKOKO
18.yy ortaya çıkan Rokoko, 17. Yy ın ağır oymalı klasik Barok düzenlerinden ve silmelerinden oldukça farklı olup iç dekorasyonda yaldızlı ve pastel renklerle oluşturulrn yanıltıcı mimari biçim resimleri ile yoğun süslemenin ön plana çıktığı yeni bir mimari tarzdır.
18. Yy başlarında Paris dış mahallelerinde, kent içindekilere göre daha geniş parseller içinde, ev tasarımına benzer tasarım üzerine inşa edilen ve ‘hotel’ adı verilen yapı kompleksleri bu tarzın ortaya çıktığı tipik yapılardır.
Bu yapılarda iç mekan duvarları büyük boy pencere ya da kapılarla, bunların olmadığı kısımlarda ise aynalarla kaplanmıştır. Bu ‘hotellerin’ içindeki beyaz ya da soluk pastel renklerle boyanmış ve dantelli sarmaşıklarla süslü zarif yaldızlı çerçevelerle kaplanmış odalar ağır plastrla ve saçaklarla dolu Versay’ın kasvetli iç mekanlarından oldukça farklıdır. Antik çağın durağan düzenlemelerinin yerine, bu yeni Rokoko süsleme, özellikle de süslemenin çift S-kavisine sahip olduğu durumlarda denizkabukları, çiçekler, deniz yosunu vb doğal formların taklidlerinden oluşturulmuştur.
Barok mimarisinin başlangıçta Roma da bir dini mimari olarak gelişmiş olmasına karşılık Rokoko mimarisinin din dışı bir üslup olarak ortaya çıktığı görülmüştür. Ayrıca konut iç dekorasyonuna yönelik olarak geliştirilen ilk mimari üslup denemesi olması da söz konusu mimari tarzın özellikle dikkat çekici bir diğer özelliğidir.
kaynak; mimarihaber.net / ders notları